Herkes kendi çocuğunun pedagogu olsun!

Çocukluk, ömür ağacının tohumlarının ekildiği ekim-dikim sezonudur hayatta. İlkbaharda alınmak istenen meyvenin toprakla ilk buluşma anı… Her anı bilinçle adım adım ilerlenmesi gereken bir yol anne babalar için. Toprağına kimyasal ve zararlılar değmeden ve elbette suyunu, gübresini doğru zaman ve miktarda vermek gereken hassas bir çiçek belki çocukluk. Ancak çiçeğini döküp meyvesi olgunlaşıncaya kadar müdahale edilebilir. Olgunlaşmış bir meyve gelişimini tamamlamıştır. Çocukluk da böyle… Toprağa ekilen ilk tohumla başlayıp meyvenin olgunlaşıp hasat döneminin geldiği vakte kadar. Kısa ve hassas bir dönem olması kat kat daha dikkatli ve daha bilinçli olmayı gerektiriyor.

Pedagoji –diğer adıyla çocuk bilimi- tam da ağaç örneğinde tarif ettiğimiz gibi anne karnında başlayan sürecin erişkinliğe kadarki seyrini inceleyen bilimdir. Bu bilim dalı çocuğu ruhsal, bedensel ve sosyal açıdan ele alır. Bunların yanı sıra davranış bozukluları ve davranışların nedenleri üzerinden ilerler. Her anne baba uzman bir pedagog olamaz. Fakat Allah’ın hiç yoktan var edip kucağına bahşettiği evlat nimetini en güzel şekilde yetiştirmek için bilinç sahibi olmalıdır. Herhangi bir eşya sahibi olurken ve kullanımı esnasında nasıl her yönüyle o eşyaya vakıf oluyorsak evlatlarımız noktasında daha da titiz davranıp onların üzerine en güzel şekilde eğilmemiz gerekiyor. Onları Allah’ın bir hediye, nimet ve emanet olarak bizlere gönderdiğinin düşüncesi zaten bizleri bilinç yolculuğuna sevk edecektir. Davranış ve tutumlarını şekillendirmek için bir çaba içine girilecektir.

İnternet çağında yaşamamız sebebiyle bilgi kirliliği ile gerçek bilgiye ulaşmak oldukça güç hale geldi. Çocukluk ve çocuklar üzerine okumak, araştırmak isteyen anne babalar ve anne baba adayları neyi nereden öğrenelim diye bir arayış içinde olabiliyor. Bu arayış bazen akran çocukları olan ebeveynlerin deneyimlerine yönlendirebiliyor anne babaları. Oysa her çocuk kendine özel, her anne baba çocuğuna özel. Yani karşılaşılan problemler aynı olsa bile probleme konu olanlar ve diğer faktörler bambaşka olacağı için aynı reçete aynı sonuca götürmeyecektir. Çocuklar konusunda aynı tarifi uygulasanız bile aynı pasta ile karşılaşmıyorsunuz maalesef. Fakat biraz okuma yapıp her sorunun çocuğa özgü yeni bir durum olduğunu fark eden ebeveynler çözümleri de duruma göre şekillendirecektir elbette.

Evlat yetiştirme serüveni

Çağın hızının ortasında evlat yetiştirme derdinde olanlar için kimi zaman bu iş bir kaosa dönüşebiliyor. Nasıl mı? Az önce pedagojiden bahsettik. Birçok kişinin artık belki de fazlaca eğildiği konu. Evlat yetiştirme serüveninde sosyal medyadan birkaç pedagog takip eden ve bu alanda birkaç bir şeyler okumuş herkesin çocuğun doğasına hakim olduğu iddiasının uygulamalarını yaşıyoruz. Tek bir sorun üzerinden tek bir boyutu ile hiçbir problem açıklığa kavuşmaz. Fakat birileri kendi çocuğunda yaşayıp deneyimlediği ve çözüme de kavuşturduğu sorunlar için başkalarının da aynı şeyi uygulaması noktasında ısrarcı olabiliyor. İşte burada kaos başlıyor. Herkes pedagog değildir. Sadece kendini o ilme vakıf zanneder. Çocuğunun problemini çözebilmiş olma başarısı kimseyi pedagog yapmaz. Bu bambaşka bilgi ve birikim gerektirir.

Anne babalar sadece kendi çocuğunun davranışlarını, gelişimini ve sorunlarını gözlemlerken pedagoglar birçok çocuk üzerinde tecrübe sahibi olmuş ve belli bir bilgi birikimine sahip kimselerdir. Yani olaylara ve sorunlara baktıkları çerçeve daha geniştir. Sıradan bir anne babanın göremediği noktaları da görebilecek donanımda kimselerdir. O sebeple anne babalar temel davranışlar ve nedenleri üzerinde genel bilgi sahibi olduktan sonra çocukluk sırrına vakıf olabilme adına elbette okumalar yapmalıdırlar. Fakat çocuğunda zorlandığı her durumu, yaşadığı her problemi uluorta, arkadaş ortamında vs hele ki çocuğunun yanında konuşmamalıdır. Siz hiç annenizle yaşadığınız ciddi bir sorunu kendisi yan odada iken babanıza anlatır mısınız? Annenizin sizi işittiğini bile bile bunu yapmazsınız değil mi? Konuşulması gerekiyorsa gidip kendisi ile konuşursunuz. Bu da aynı şekilde. Çocuğunuz yanınızda ve siz birilerine çocuğunuz için özel olan bir durumu uluorta ifşa ediyorsunuz.

Çocukta oluşan algıyı ve güven kırıklığını düşünebiliyor musunuz?

Annesi onunla yaşadığı her şeyi başkalarına aktarabilir. Çocukta oluşan sakıncalı algı bu! Eğer siz rastgele bir ortamda evladınızla yaşadığınız sorunu dile getirmezseniz konuyla yakından uzaktan ilgisi olmayan kimseler de size isabetli isabetsiz nasihatler vermez. Kapının kulpu sizin elinizde. Bu konuya kapı aralayacak veya kapıdan bu konulara giriş yapmayı başlatacak olan sizsiniz. Çözülemeyen sorunlar ciddi boyutta ise işin ehlinden yardım alınabilir. Bu alan üzerinde ciddi okuyup araştırmış güvendiğiniz birisine de danışılabilir. Fakat her kafadan bir tavsiye çıkan ortamlar sizi çıkmaza sürükleyebilir. Ve bu çıkmazın içinde olduğunuzu fark ettiğinizde etrafınıza hitaben: “Herkes kendi çocuğunun pedagogu olsun!” diye haykırmanız kaçınılmazdır. Bu çıkmaza varmadan, tavsiye bombardımanına girmeden önce güzelce bir tefekkür etmek lazım. Evladınızdan dertlendiğiniz noktaları, dertlendiğiniz ortamı ve ortamdaki kişileri, bundan sonraki bilinçli ebeveyn tutumlarınızı…

Resmi ters çevirip kendisine danışılan konumunda iseniz de yaşanan sorunu her boyutuyla ele almanız ve çocukluğun dönemlerine, temel bilgisine, dönem davranışlarına hakim olmanız gerekir. Tavsiye istenmeden hiç kimseye tavsiye verilmemelidir. Ne kadar ilim sahibi olursak olalım çocuk eğitiminde de dikkat etmemiz gereken düstur bu olmalıdır.

Halide Sivri

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir